İstanbul’da profiterol yiyebileceğiniz en iyi mekanlardan biri.Çok başarılılar yanında fıstıklı dondurma ile servis ediliyor. Fi...
Sadece kahve içeceğimiz için alt katında oturduk zaten 1 latte içince servis hızlı oluyor ona bir yorum yapamadım. Üst katı çok z...
İlk defa bir mekanda yemek yerken uzun uzun keyif aldım. Yalnız ödemeyi yapan arkadaşım pek keyif almamış :)
Biz nisantasindaki yerine gitmistik. Menu, ambians, gorsellik, dekorasyon, servis guzeldi. Canli muzige bayildik. Istinyedeki yerlerinde sad...
Çok güzel hazırlanmış özenli menüleri var. Fiyatlar bu özenle orantılı. Hızlı bir yemektense daha uzun sohbet ederken yemek yenmesi gereken hoş bir mekan.
Çalışan personel gayet kibardı,ilgiliydi. Mekan güleryüzlü personele sahip. Çok şık bir ambiyansa sahip. Yemekler lezzetli fakat p...
Nişantaşından sonra burası azcık hayal kırıklığı gibi avm de olduğunuzu çok net hissediyorsunuz. Servisin biraz ağır işlediğ...
Nice kökenli La Petite Maison, Londra, Dubai ve Beyrut’un ardından Mayıs ayında İstanbul’a uzandı. Yemekler paylaşımlık, ortaya geliyor. İlk bakışta çok basit gözükse de kullanılan malzemeler ve aşçılık devreye girince harika sonuçlar ortaya çıkıyor. Özel günleriniz için gözünüz kapalı gidebilirsiniz.
La Petite Maison, Çin ve Japon restoranlarının Akdeniz mutfağı modeli. Yemekler basit ama kullanılan malzemelerle ortaya harika sonuçlar çıkıyor. Mutfak La Petite Maison’un Londra’daki şefi Liam Smith-Laing’e emanet. Bu tip restoranların şefleri bir süreliğine yeni şubede çalışır, canlandırır, işi yardımcına öğretir, geri döner. Ama burada öyle bir durum söz konusu değil, şef sürekli İstanbul’da olacakmış.
Her masada limon, domates ve bıçak var. Dekor değil, yemek için. Yemeğiniz gelene kadar domatesi kesip, limon ve zeytinyağıyla yiyebiliyorsunuz.
Yüksek tavanlı mekanın duvarlarındaki sanat eserleri de dikkat çekiyor. Her ne kadar özel günleriniz için tercih edebilirsiniz desem de öğlenleri de oldukça yoğun.
Tapenade, bizim mutfağımıza uyarlanmış. Nice’de zeytin ezmesi ve ançuez ile yapılan tapenade, enginar ezmesi, badem, limon suyu ve yaprak soğandan yapılıyor. Kıtır baget ekmeğiyle iyi bir ikili oluyor. Zaten ekmekler olağanüstü. Kendi formülleriyle bir fırına yaptırılıyormuş. Enginar ve zeytinyağının tadı ağza geliyor.
Zeytinyağında ılık karides, mutfağın sadeliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. İstanbul’da iyi karides bulmak zor ama mekan birden çok tedarikçiyle çalıştığı için bu konuda zorlanmıyormuş. Haşlanan karides, zeyinyağında fesleğen, tuz ile servis ediliyor.
Hayatımda gördüğüm en büyük çipura olabilir… Yaklaşık 700 gram ve 2-3 kişilik. Çipura, limon, zeytinyağı, sarımsak, maydonoz, zencefil, rezene ve bol soğanlı bir harç ile pişiyor ve masaya geliyor. Ağır ağır pişiyor, suyu içinde kalıyor. Harcı ile damak çatlatıyor.
Levrek ise farklı bir pişirme tekniğine sahip. Tuzda pişiyor. Tuz da balığın içine işliyor, ayrıca tuz koymaya gerek kalmıyor. Enginarı fazlasıyla birçok yemekte kullanan La Petite Masion, levrekte de enginar cipsi kullanmış.
Geri dönüşümün en güzel örneklerinden biri olan Pain Perdu, tatlıda favorim. Bayat ekmeklerin çöpe gitmemesi için ortaya çıkan bir tatlı. Brioche ekmeğinden hazırlanıyor. Maltlı (baharatlı) dondurma ve petekli balla servis ediliyor. Profiterol denemedim ama iyi olduklarını duydum.
Çok gezenlerin iyi bildiği, yolu Nice, Londra ve Dubai'ye düştüğünde bir fırsatını bulup yemek için tercih ettiği, ünü Nice’ten dünyaya yayılmış bir restoran.
La Petite Maison’un adı kadar iyi bilinen mottosu ‘Tous célèbres ici’, yani ‘Burada herkes meşhur’. Hal böyle olunca çevrenizi ‘iyi’ giyinmiş, ‘iyi’ yemek yemek için gelmiş bir kalabalığın sarması da kaçınılmaz oluyor. Öğle saatlerinde beyaz yakalı yöneticilerin lokali gibi, akşamları ise daha süslü bir kalabalığı var. Açıldığı ilk konumu terk edip, İstinye Park’te popülaritesini kat kat artıran Zuma’da olduğu gibi, La Petite Maison’un da alışveriş meraklılarının meskeni olacağı aşikâr.
Güzel Fransız Mutfağı sunuluyor , şık bir Bar'ı ve keyifli bir bahçesi var , Hakan Bey'e teşekkürler / Fine French cuisine serving , fancy bar and pleasent backyard , thanks to Mr.Hakan.
IstinyePark’a tasindigindan beri elestirip yine de gitmeye devam ettigim bir mekan... Favori yemegim ordek but ve baslangiclardan kinoa sa...
O devasa muhteşem yapının alt katındaki yerleri kapanınca son gününe gidip hüzünlü bir yemek yedik ve mekan kapandı. Önüne kara...
Londra’daki favori restoranlarımdan biri olan La Petite Maison İstanbul’da açıldığında çok heycanlanmış ancak Nişantaşı’n...
Tüm Yorumlar