Sadece yemek için değil aynı zamanda bir deneyim için de burayı muhakkak görmelisiniz. İstanbul'un en simgesel yapılarından birisi olan Kız Kulesi'nde güzel bir yemek yiyip kuleden İstanbul'u izlemek paha biçilmez bir deneyim. Bu arada restoranın yemekleri güzel ve çalışanları da gayet kibar ve ilgili.
Loş ve dinlendirici bir ortam vardı ve şahaneydi. Canlı müzik her şeyi daha da güzelleştirdi. Yemekler muazzamdı. Başkangıçtan tatlıya kadar verdiğini rakama değiyor. Çalışanlar çok kibar ve ilgiliydi mis gibi boğaz havası da cabası
Kahvaltı yapmaya geldik. Güzel bir ortam. Ama kahvaltı buraya göre ve verilen paraya göre çok öok daha iyi olabilirdi. Örneğin gelen sucuklar çok katı idi, bal ve çikolata dandikti. ama kuymak güzeldi.
Fevkaladenin fevkii.. hele ki o gun batimi yokmuuuu.. ah gencligimde buralarda olacaktim.. tam bir ask hikayesinin cildi diyebilirim her gidisinizde cildin icini askla sevgiyle doldurabilirsiniz. Her ani cok degerli olan bu yerde denize sifir oturabileceginiz buyuk merdivenler seklinde iki basamak halinde boydan boya oturulacak yerler mevcut ki asfalt yol da hemen arkanizda kaliyor.. istanbulu herkes bilir yogun trafik gurultu falan derken ozellikle aksamlari bogaz, karsi yaka, kiz kulesi gemiler vs. Manzaralari esliginde cayinizi yudumlayabileceginiz ve ayrilmak istemeyeceginiz bir yer. Ozellikle gencler tarafindan tabiri caizse zabt edilmis asklarini yasayan gencligin emrine amade bir yerdir. Alisveris yapabileceginiz bufeler ve ayaginiza kadar cay cekirdek servisleri de vardir.. kisacasi bir gunun sonunda orada bulunun ve gun batimini izleyin kesinlikle tavsiye ederim..
Boğaz manzarasının en güzide yerlerinden birisi kuşkusuz Kız kulesidir. Gelip görmek isteyenler için gün içinde öğleden sonraki vakitler de pek yoğunluk yok ama bu kesin bir bulgu değildir bazen yoğun olabiliyor çünkü .
Öğrenci için tek bilet 15₺
Tam bilet sanırsam 30₺ kartlada ödeme yapabiliyorsunuz.
Kulenin tepesinde ufak bir alan da cafe gibi bi yer var , ara merdivende fotoğrafçı, en alt katta ise restaurant var.
Geçmişi 2500 yıl öncesine dayanan bu eşsiz yapı, İstanbul`un tarihine eş bir tarih yaşamış ve bu kentin yaşadıklarına görgü şahitliği yapmıştır. Antik çağda başlayan geçmişiyle, Eski Yunan`dan Bizans İmparatorluğu’na, Bizans`dan Osmanlıya, tüm tarihi dönemlerde var olarak günümüze kadar gelmiştir.
M.Ö. Kızkulesi
İstanbullu bir Rum olan araştırmacı Evripidis’in anlattığına göre önceleri Asya sahillerinin bir çıkıntısı olan kara parçası zamanla sahilden kopmuş ve Kızkulesi’nin üzerinde bulunduğu adacık oluşmuştur. Kızkulesi’nin üzerinde yer aldığı kayalıktan ilk kez M.Ö. 410’da söz edilir. Bu tarihte Atinalı komutan Alkibiades, Boğaz’a girip çıkan gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu küçük ada üzerine bir kule inşa ettirir. Sarayburnu'nun bulunduğu yerden, kulenin bulunduğu adaya zincir gerilir ve kule böylece Boğaz’ın giriş ve çıkışlarını kontrol eden bir gümrük istasyonu halini alır
Konumu ve tarihinden dolayı çok güzel bir mekan. Özel günler için sıkça tercih ediliyor fakat içerisinin küçüklüğüne rağmen ...
Boğaz manzarasının vazgeçilmez yerlerinden biri de kuşkusuz Kız Kulesi'dir. Salacak açıklarındaki küçücük bir adanın üzerine inşa edilmiş olan kule, pek çok efsane barındırıyor. Bunlardan biri, kuleye adını da vermiş olan (Leander's Tower) Leandros efsanesi'dir. Aralarındaki denize meydan okuyan aşıklar Leondros ve Hero'nun hikayesi trajediyle bitecektir. Fırtınalı bir gecede, Leondros kulede ışık yandığını görünce, sevgilisi Hero'nun kendisini çağırdığını düşünür ve denize atlar. Oysaki bu kez ışığı yakan Hero değil, aşıkların her gece gizlice buluştuğunu anlayan bir başkasıdır ve ışığı söndürüverir. Leondros, Boğazın dalgalarına gömülür; bunun acısına dayanamayan Hero ise kuleden atlayarak hayatına son verir. Efsanenin sonunda aşıklar adına kulenin olduğu yere bir deniz feneri yapılır. Tarihi M.O. 24 yılına dek uzanan Kız Kulesi, uzun tarihi boyunca savunma kalesi, sürgün istasyonu, hapishane, karantina odası, radyo istasyonu, vergi noktası ve deniz feneri olarak kullanılmış. Üsküdar sembolü olan kule, 2000 yılında özel bir şirket tarafından restore edildikten sonra gün içerisinde kafe ve restoran olarak hizmete açılmıştır.
Yani Kız Kulesi için ne denilebilir ki tarihi ile alakalı her ne kadar değişik söylentiler Efsaneler hikayeler olsa da Bildiğim tek şey İstanbul'un simgesi haline gelmiş olması er ne kadar İstanbul doğma büyüme bir vatandaş olsam da sadece şimdiye kadar seyrettim Kız Kulesi'ni Keşke içerisindeki restorana gidebilseydim oradan Seyr etseydim İstanbul'u... İstanbul'un göbeği İstanbul'un merkezi olmasına rağmen yanında bulunan Balıkçı korun ağını eniz ürünleri kooperatifini Hiç beğenmedim kesinlikle bu manzaraya İstanbul'un güzelliğine de ki süren bir yer buradan yetkilileri okuyan olursa göreve çağırıyorum İstanbul'a zarar veriyorum bu kooperatif yanındaki barakalar
Çocukluğumuzda duyduğumuz hikaye padişah kızı ve meyve sepetiyle gelen kaderdi..Kızkulesi adıyla uyuşan en anlamlı hikayesi.. Kız kulesini arkadaşım ile ziyaret etmeye karar verince Üsküdarda 20 tl ödeyip bindiğimiz tekne ile mini adaya ulaştık. Dar merdivenler..Dar pencereler ve katlardaki odalarda duvar resimleri vé panolarda anlatılana göre ise..tarihteki kavuşamayan aşıkların bir benzer hikayeside burada yazılı..
Kız kulesini istanbul'un simgesi gibi görsellendirsek bile..bir kader ve yalnızlık sembolüdür. Arkadaşımın anısına..
Ortamı çok güzel olmakla birlikte haliyle fiyatları da yeterince yüksek ama gerek konumu gerekse ortamı adına çok güzell.Özel bir ...
Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam 80 arşındır. Sathı mesehası iki yüz adımdır. İki taraftan yerde kapısı vardır. ”
Bunca yıl bizi kandırmışlar, ortada kızını çok seven bir baba ve kehanete göre yılan sokmasın diye Kız Kulesi’ne saklanan bir kız yokmuş. Maalesef bir birini çok aşık iki genç ve onların kavuşma hikayesinin hazin sonu da yok. Asıl hikaye şöyle;
Geçmişi 2500 yıl öncesine dayanıyor, karadan kopan bu parçaa, şu anda Kız Kulesinin bulunduğu adacığı oluşturuyor. Kız Kulesinden ilk kez MÖ 410 yılında söz ediliyor. Sarayburnundan, Kız Kulesi’ne bir zincir gerilip, boğazdan geçen gemileri vergiye bağlamışlar ve gemilerin denetlenmesini sağlamışlar. Yılar sonra MÖ 341 yılında Komutan Chares eşi için adaya mermerler üzerinde bir anıt mezar yaptırır
Adresi: Salacak Mahallesi, Üsküdar Salacak Mevkii, 34668 Üsküdar/İstanbul
Salacak açıklarındaki küçücük bir adanın üzerine inşa edilmiş olan kule, pek çok efsane barındırıyor. Bunlardan biri, kuleye adını da vermiş olan (Leander's Tower) Leandros efsanesi'dir. Aralarındaki denize meydan okuyan aşıklar Leondros ve Hero'nun hikayesi trajediyle bitecektir. Fırtınalı bir gecede, Leondros kulede ışık yandığını görünce, sevgilisi Hero'nun kendisini çağırdığını düşünür ve denize atlar. Oysaki bu kez ışığı yakan Hero değil, aşıkların her gece gizlice buluştuğunu anlayan bir başkasıdır ve ışığı söndürüverir. Leondros, Boğazın dalgalarına gömülür; bunun acısına dayanamayan Hero ise kuleden atlayarak hayatına son verir. Efsanenin sonunda aşıklar adına kulenin olduğu yere bir deniz feneri yapılır. Tarihi M.O. 24 yılına dek uzanan Kız Kulesi, uzun tarihi boyunca savunma kalesi, sürgün istasyonu, hapishane, karantina odası, radyo istasyonu, vergi noktası ve deniz feneri olarak kullanılmış. Osküdarclan sembolü olan kule, 2000 yılında özel bir şirket tarafından restore edildikten sonra gün içerisinde kafe ve restoran olarak hizmete açılmıştır.
Kız Kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.
Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. MÖ 24 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulmuştur. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler. Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır. Evliya Çelebi kuleyi şöyle tarif eder:
“Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam 80 (seksen) arşındır. Sathı mesehası iki yüz adımdır. İki taraftan kapısı vardır.„
Bugün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları II. Mehmed devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. Mahmud'un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.
İstanbul da yaşayan insanların dertlerinden,işlerinden,yoğunluktan,yol uzaklığından dolayı sürekli gitmeyi ertelediği ama uzaktan geçerken gördüğü ve hikayelerini bildiği denizin ortasında mükemmel bir yapı.Herkes gidip görmeli ve ertelememeli. Hikayesini her dinlediğimde içimde tuhaf bir his oluyor. Ve bence istanbulun en güzel yerlerinden biri diyebilirim açıkçası...
İstanbulun önemli tarihi simgelerinden biri. Boğaz girişinde denizin ortasında güzel bir yer.
Kız Kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır. Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir...
Kız Kulesi’nin kesin olarak hangi tarihte yapıldığı bilinmemekle birlikte, bazı araştırmalara göre M.Ö 341’e kadar indiği düşünülür. Bugüne kadar çeşitli isimler alan Kız Kulesi tarihte Damalis ve Leandros olarak adlandırılır. Bizans döneminde ise küçük kule anlamına gelen Arcla olarak anlandırılmıştır.İstanbul fethedildikten sonra varolan kule yıktırılır ve yerine ahşap bir kule inşa edilir. Yalnız 1719 yılında çıkan bir yangınla kule kül olmuştur. 1725 yılında ise yeniden inşa edilir banisi ise Damat İbrahim Paşa’dır. Kule orjinaline bağlı kalarak yapılmamış ve üst kısmı değiştirilerek camlı bir köşk yapılmıştır. Onun üzerine de bir kubbe ilave edilmiştir. Kulenin giriş kapısına Hatta Rakim Efendi, Sultan II. Mahmut’un turasını taşıyan mermer bir kitabe eklemiştir. Kule bugün tamamen orjinalliğini yitirsede elimize geçen belgeler ışığında çeşitli bölümlerinin varlığı bilinmektedir. Bu bölümler; kargir rıhtım, kayık çekilen mahal, kule, hisar, top avlusu, fener kulesi ve bitişiğinde yağ odası, fenerci odası, dizdarın ve neferlerin odalarının olduğu bilinir. Ayrıca kulede bir sarnıç olduğu ve külahın çevresinde bir eyirdim mahali olduğu rastırmacılar tarafından söylenir.
Günümüzde
18.yüzyıl boyunca belirli zaman aralıklarında onarım geçiren kız kulesi, aslı bozulmuşta olsa bugün varlığını hala korumaktadır. İstanbul’un simgesel yapılarındandır. Günümüzde hakkında pek çok hikayeler anlatılsa da hiçbiri gerçeklik barındırmamaktadır. Kule-i Duhter olarak anılan Kız Kulesi 18. yüzyılda küçük bir kale ve gemilere yol gösteren deniz feneri olarak devlet tarafından sahip çıkılan bir yapı olmuştur. Zamanla yıpranmasını önlemek, dayanıklılığını arttırmak ve rüzgarın olumsuz etkilerini önlemek için çeşitli onarımlar yapılmıştır. Tarihi süreçteki anlamına bakılmadan basit bir seyir terasına ve sıradan bir restoranta dönüştürülmüştür.
Kız Kulesi’nin kesin olarak hangi tarihte yapıldığı bilinmemekle birlikte, bazı araştırmalara göre M.Ö 341’e kadar indiği düşünülür. Bugüne kadar çeşitli isimler alan Kız Kulesi tarihte Damalis ve Leandros olarak adlandırılır. Bizans döneminde ise küçük kule anlamına gelen Arcla olarak anlandırılmıştır.İstanbul fethedildikten sonra varolan kule yıktırılır ve yerine ahşap bir kule inşa edilir. Yalnız 1719 yılında çıkan bir yangınla kule kül olmuştur. 1725 yılında ise yeniden inşa edilir banisi ise Damat İbrahim Paşa’dır. Kule orjinaline bağlı kalarak yapılmamış ve üst kısmı değiştirilerek camlı bir köşk yapılmıştır. Onun üzerine de bir kubbe ilave edilmiştir. Kulenin giriş kapısına Hatta Rakim Efendi, Sultan II. Mahmut’un turasını taşıyan mermer bir kitabe eklemiştir. Kule bugün tamamen orjinalliğini yitirsede elimize geçen belgeler ışığında çeşitli bölümlerinin varlığı bilinmektedir. Bu bölümler; kargir rıhtım, kayık çekilen mahal, kule, hisar, top avlusu, fener kulesi ve bitişiğinde yağ odası, fenerci odası, dizdarın ve neferlerin odalarının olduğu bilinir. Ayrıca kulede bir sarnıç olduğu ve külahın çevresinde bir eyirdim mahali olduğu rastırmacılar tarafından söylenir.
Günümüzde
18.yüzyıl boyunca belirli zaman aralıklarında onarım geçiren kız kulesi, aslı bozulmuşta olsa bugün varlığını hala korumaktadır. İstanbul’un simgesel yapılarındandır. Günümüzde hakkında pek çok hikayeler anlatılsa da hiçbiri gerçeklik barındırmamaktadır. Kule-i Duhter olarak anılan Kız Kulesi 18. yüzyılda küçük bir kale ve gemilere yol gösteren deniz feneri olarak devlet tarafından sahip çıkılan bir yapı olmuştur. Zamanla yıpranmasını önlemek, dayanıklılığını arttırmak ve rüzgarın olumsuz etkilerini önlemek için çeşitli onarımlar yapılmıştır. Tarihi süreçteki anlamına bakılmadan basit bir seyir terasına ve sıradan bir restoranta dönüştürülmüştür.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KIZKULESİ
Geçmişi 2500 yıl öncesine dayanan bu eşsiz yapı, İstanbul`un tarihine eş bir tarih yaşamış ve bu kentin yaşadıklarına görgü şahitliği yapmıştır. Antik çağda başlayan geçmişiyle, Eski Yunan`dan Bizans İmparatorluğu’na, Bizans`dan Osmanlıya, tüm tarihi dönemlerde var olarak günümüze kadar gelmiştir.
M.Ö. Kızkulesi
İstanbullu bir Rum olan araştırmacı Evripidis’in anlattığına göre önceleri Asya sahillerinin bir çıkıntısı olan kara parçası zamanla sahilden kopmuş ve Kızkulesi’nin üzerinde bulunduğu adacık oluşmuştur. Kızkulesi’nin üzerinde yer aldığı kayalıktan ilk kez M.Ö. 410’da söz edilir. Bu tarihte Atinalı komutan Alkibiades, Boğaz’a girip çıkan gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu küçük ada üzerine bir kule inşa ettirir. Sarayburnu'nun bulunduğu yerden, kulenin bulunduğu adaya zincir gerilir ve kule böylece Boğaz’ın giriş ve çıkışlarını kontrol eden bir gümrük istasyonu halini alır. Bundan yıllar sonra yani M.Ö. 341’de Yunan Komutan Chares, kulenin bulunduğu adacığa eşi için, mermer sütunlar üzerine bir anıt mezar yaptırır.
Roma Dönemi
M.S. 1110’lara gelindiğinde ise bu küçük adacığın üzerindeki ilk belirgin yapı (kule), İmparator Manuel Comnenos tarafından inşa ettirilir. 1143 – 1178 yılları arasında hükümdarlık süren İmparator Manuel, şehrin savunmasına yardım için iki tane kule yaptırmıştır. Bunlardan birini Mangana Manastırı yakınına (Topkapı Sarayı’nın sahili) diğerini ise Kızkulesi’nin bulunduğu yere inşa ettiren İmparator Manuel, hem düşman gemilerini Boğaz’a sokmamak, hem de ticaret gemilerinin gümrük vergisi vermeden geçişine engel olmak için, iki kule arasına zincir bağlatmıştır.
Bizans Dönemi
Daha önceleri zaman zaman harap olan ve yeniden onarılan Kızkulesi, İstanbul’un fethi sırasında Venedikliler tarafından üs olarak kullanılır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u kuşattığı sırada Bizans’a yardım etmek için Venedik’ten Gabriel Treviziano komutasında gelen bir filo burada üslenmiştir.
Öncelikle kız kulesi gerek mimari yapısı gerek tarihi ve ismine yazılmış bir çok şiirlerin ve bir çok dizelerin güzelliğinden daha güzel
İstanbul’un en eski yapılarından biri olan Kız Kulesi, Üsküdar’ın Salacak Sahili açıklarında yer alıyor. İlk binası savunma alanı olarak Antik Roma Dönemi’nde inşa edilen yapı Bizans ve Osmanlı Dönemi’nde farklı amaçlar için kullanıldı. 360 derece panoramik İstanbul manzarası ve yıllara meydan okuyan mimarisiyle dikkat çeken Kız Kulesi 1995 yılından beri bir müze-restoran olarak hizmet veriyor.
İstanbul genel olarak gezilip ve görülmesi gereken yerlerden birisi dir. Gerek tarihi dokusu gerek boğaz manzaralı oldukça keyif verici bir şehir.
Ama gel gelelim sürekli yaşamak hiç bana göre değil trafiği kalabalığı insanı bogacak gibi oluyor. Bu şehrin güzelliklerini görmek için gelip gezip dönmek çok daha iyidir.
Bu puanı İstanbul' un incisi olduğu içim veriyorum. Boğazın incisi böyle yerlerin tarihi mekan olarak kalması taraftarıyım. Kullanıldıkça özgün ruhunu ve tarihi dokusunu kaybediyor. Bizden sonra ki nesillerin de bu tarihi dokunun orijinali ile karşılaşmasını çok isterim. 5 katlı bir mekan giriş restaurant ve her katta ayrı bir özellik var hediyelik eşya satılan bir kat daha sonra dönem elbiseleri giyip tahtta oturarak resim çekilebileceğiniz ayrı bir kat. En son tanesi 10 liraydı. Şimdi fiyatı bilmiyorum. Salacak'tan her 15 ile30 dakika arasında motor ile kuleye gidiş var. En üst katta boğaz manzarasını paralı dürbünler ile izleyebilirsiniz. Bir tavsiye üst kat oldukça rüzgarlı oluyor aman çocuklara dikkat. İstanbul'a gelip de görmeden gidilmemesi gereken bir yer.
İstanbul da gidip görülmesi gereken yerlerden biri
Boğaz manzarasının vazgeçilmez yerlerinden biri de kuşkusuz Kız Kulesi'dir. Salacak açıklarındaki küçücük bir adanın üzerine inşa edilmiş olan kule, pek çok efsane barındırıyor. Bunlardan biri, kuleye adını da vermiş olan (Leander's Tower) Leandros efsanesi'dir. Aralarındaki denize meydan okuyan aşıklar Leondros ve Hero'nun hikayesi trajediyle bitecektir. Fırtınalı bir gecede, Leondros kulede ışık yandığını görünce, sevgilisi Hero'nun kendisini çağırdığını düşünür ve denize atlar. Oysaki bu kez ışığı yakan Hero değil, aşıkların her gece gizlice buluştuğunu anlayan bir başkasıdır ve ışığı söndürüverir. Leondros, Boğazın dalgalarına gömülür; bunun acısına dayanamayan Hero ise kuleden atlayarak hayatına son verir. Efsanenin sonunda aşıklar adına kulenin olduğu yere bir deniz feneri yapılır. Tarihi M.O. 24 yılına dek uzanan Kız Kulesi, uzun tarihi boyunca savunma kalesi, sürgün istasyonu, hapishane, karantina odası, radyo istasyonu, vergi noktası ve deniz feneri olarak kullanılmış. Osküdarclan sembolü olan kule, 2000 yılında özel bir şirket tarafından restore edildikten sonra gün içerisinde kafe ve restoran olarak hizmete açılmıştır.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KIZKULESİ
Geçmişi 2500 yıl öncesine dayanan bu eşsiz yapı, İstanbul`un tarihine eş bir tarih yaşamış ve bu kentin yaşadıklarına görgü şahitliği yapmıştır. Antik çağda başlayan geçmişiyle, Eski Yunan`dan Bizans İmparatorluğu’na, Bizans`dan Osmanlıya, tüm tarihi dönemlerde var olarak günümüze kadar gelmiştir.
M.Ö. Kızkulesi
İstanbullu bir Rum olan araştırmacı Evripidis’in anlattığına göre önceleri Asya sahillerinin bir çıkıntısı olan kara parçası zamanla sahilden kopmuş ve Kızkulesi’nin üzerinde bulunduğu adacık oluşmuştur. Kızkulesi’nin üzerinde yer aldığı kayalıktan ilk kez M.Ö. 410’da söz edilir. Bu tarihte Atinalı komutan Alkibiades, Boğaz’a girip çıkan gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu küçük ada üzerine bir kule inşa ettirir. Sarayburnu'nun bulunduğu yerden, kulenin bulunduğu adaya zincir gerilir ve kule böylece Boğaz’ın giriş ve çıkışlarını kontrol eden bir gümrük istasyonu halini alır. Bundan yıllar sonra yani M.Ö. 341’de Yunan Komutan Chares, kulenin bulunduğu adacığa eşi için, mermer sütunlar üzerine bir anıt mezar yaptırır.
İstanbul'a gelen herkesin hatta Istanbulluların bile nedense uzaktan baktığı bir mekân. Hâlbuki hikâyeleriyle ve mimarisiyle görülmesi gerekiyor. Eğer hâlâ gitmediyseniz mutlaka gidin. Tahmin ettiğiniz gibi restoran ve cafe baya bir pahalı. Ama seyir terasına çıkana kadar yolda size anlatılan rivayetler ve duvar resimleri oldukça güzel. Sonrasında terastan İstanbul'u seyretmek paha biçilemez. Lavabosu bile ayrı şık. Zaten içeriye girdiğiniz gibi sizi karşılayan avlu ve o kocaman avize "vay be" dedirtiyor. Sonrası İstanbul'a bir kez daha hayran olmak...
Kız Kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacakaçıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.
Kız KulesiGenel bilgilerTürKuleMimari tarzOsmanlı ve BizansTarzıKonumBoğaziçi, İstanbul, Türkiye Koordinatlar 41°1′15.4″K 29°0′14.08″D
Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. MÖ 24 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulmuştur. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler. Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır. Evliya Çelebikuleyi şöyle tarif eder:
“Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam 80 (seksen) arşındır. Sathı mesehası iki yüz adımdır. İki taraftan kapısı vardır.
Fix menü, garsonlar müthiş, yemeğe mola verip gezip geri yemeğe gelebiliyorsunuz, kuzusu ve tatlıları çok çok lezzetli, alkol kulla...
Tüm Yorumlar