Beyaz yaka on the run ekibi Duygu ve İncilay'dan oluşuyor. İkimizde beraber aynı yerde, özel bankanın hazine bölümünde tam zamanlı çalışıyoruz ve bu zamanlarımızın arta kalanlarında da yani çalışma hayatından haricinde neler yapıyoruz bunları blog'umuzda paylaşıyoruz. Tanışalı 3 yıl oluyor ve ben 3 yıldır İncilay'ın başının etini yiyorum hadi hadi geziyoruz hadi paylaşalım, kuralım şu blog sayfasını diye ve işte 7-8 ay önce kendisini ikna etme şansına eriştim sonunda. 3 yılda özel arkadaşlık kurduk hani insanların iş yerinde iyi arkadaş edinilmez dedikleri cinsten bizim arkadaşlığımız. Bu arada çoğu insanların ve çoğu beyaz yakalıların aksine belki severek de yaptığımız işimiz var, iş yerinde de eğleniyoruz, yaptığımız işi de çok seviyoruz. İş bittiği zaman hala enerjik katılabiliyoruz etkinliklere ve biletleri, etkinlikleri, konserleri kovalıyoruz.
Yine yolda ikna etmekten usanmış Duygu'nun isyanı ile başladı. Aslında beyaz yaka on the road diyince ben çok gaza geldi bu tutar falan diye. Sonra düşündük sadece on the road değil de yiyeceğiz, içeceğiz, yemekler keşfedip, restoran ve meyhane önereceğiz, konsere, etkinliğe gideceğiz aslında devamlı koşuşturmada olucaz. Sonra road tarafı run olarak değişti ve Beyaz Yaka on the Run oldu. Beyaz yaka sınıfsal ayrım olmasın sonuçta orta sınıf yöneticiyiz ve plaza çalışanlarının ortak adı bu ve yaptığımız işin anılması bu şekilde. Biz de onların hayatından bahsediyoruz. Biz buyuz ve onların iş hayatından arta kalan zamanlarında hangi etkinliklere gidebilirler hangi konsere, hangi yemeği yemeğe, hangi tatiller, gidebilirler. Peki 'neden run?' derseniz de çünkü beyaz yaka hep kaçıştadır.
Yemek yemek uğruna çalışıyor herkes, senede 2-3 kere tatil yapabilmek uğruna çalışıyor. Beyaz yaka olmanın amacı on the run olduğundan ikisini birleştirdik diyebiliriz yani.
Yok destekliyorlar aslında, ama çok yiyorsunuz diyorlar ikimiz de seviyoruz yemeği, aşırı seviyoruz ve yiyoruz. Yalnız iyi yemek bulduğumuz da çokça yiyoruz. Yemek bizim yaşam felsefemiz. Yaşamak için yemiyoruz yani, yemek için yaşıyoruz aslında. Güzel yemek bizi çekiyor. O yüzden blog'ta da sevdiklerimizi paylaşıyoruz. 'Burası süper desteklenmeli' dediğimiz yerler. Aslında bazıları kendine kalsın ister orayı işleten insanın da devamlılığı olması lazım o yüzden de o yerleri herhangi ücret vs. reklam amaçlı olmadan gerçekten sevdiğimiz restoran paylaşımları yapıyoruz. Mesela, Adana'ya gittik kebapçıların hiçbirini boş geçmedik.
Hatta restoran önünde durdum Duygu bana şey dedi; Ye uçağa bindiğimizde onu özleyeceksin çünkü diye ekliyor.
Dünyada fazla restoran sayarız unutamadıklarımız tabii ki fakat Türkiye 'de de o kadar çeşitli ki, mesela Denizli kebabı , mesela, Adana'ya Portakal Çiçeği Festivali'ne gittik. Unutmak mümkün değil.
Dili dışarıda diye dürüm mesela, artık ikimizde bir şey yiyemeyecek haldeydik ama elimize tutuşturdular. Kılıç Kebabı nı, ısırık aldık ve bırakamadık oturduk sofraya yemeğe başladık.
Bütün dünyayı konuşacak olursak, Barselona'da hayatımda yediğim en iyi hamburger; Barselona'daki Bacoa Burger 'dır. Düşündükçe gözlerim yaşarıyor. İlk yedim döndükten sonra dedim ki Duygu, 'abartıyorsun herhalde, bu kadar lezzetli olamaz'. Barselona'ya tekrar gittiğimde dedim ki abarttım ya böyle yemek olmaz ve tekrar ilk ısırığı aldığımda Allah'ım inanılmaz hamburger dedim ve en taht kurmuş lezzet odur kalbimde.
Şuan hamburgerciler asarında İzmir'deki Burger No7 , orayı da beğeniyorum.
Ben daha meze ve başlangıç insanıyım mesela, diyor İncilay. Paps İtalian ‘un Burrata ‘sı onu da sadece tek başına yemeyeceksin, onun üzerine onların sirkesi var, ben onun her yediğim de tadından mutlu oluyorum mesela.
İstanbul içi konuşursak en son keşfettiğimiz şu an ikinci kez girmeyi dört gözle beklediğimiz Banliyö , 4. Levent'te küçücük eski beyaz yakalı Gökhan şeflik yaptığı restoran , inanılmaz meze çeşitleri ve sunumları. Son dönemde gittiğimiz restoran adresleri arasında.
Mesela, restoran ilk açıldığında gittiğimizde meze tabağından bir çatal aldık ve birbirimize baktık. Gökhan bize nasıl gidiyor, beğendiniz mi? diye sorduğunda dedik ki ne desek kötü hissedeceğiz çünkü anlatamayız duygularımızı üzülürüz, kelimelerle anlatılmaz dedik.
Şükufe Meyhane, İncilay sakatat yemem diyordu ve meyhane ‘de her şeyden yedi. Meyhane meze menüsünde humuslu kokoreç, böyle bir meze görmedik. Mutlaka denemesi gereken meze.
Çok uyuşuyoruz, yemek yemeği seviyoruz aslında. Yemek yerken ilk lokmayı aldığımız anda bakıyoruz ve şöyle yapıyoruz çok iyi yaaaa... kendimizden geçiyoruz. Bizim için yemek yemek çok önemli, ne kadar mesafe uzaklıkta olduğu fark etmiyor denemek istediğimiz bir yemek , restoran veya meyhane olduğunda gidiyoruz mutlaka.
En son Denizli Kebabı yemek uğruna kilometrelerce yol gittik.
Duygu, çoğu şeye hayır diyemem diyenlerden. Gecenin sonunda artık hiçbir şeye yerim kalmasa bile Midye yemek asla hayır diyemem.
İncilay 'da başlıyor saymaya; Sucuk Ekmek, Tavuklu Pilav, Patates Kızartması...
Bize soruyorsun fakat bunların hepsini yeriz. Yani aslında çıktık ve iyi yemek bulursak yeriz. Sucuk iyi sucuk ise, midye dolma kuru değil ise ilk lokmada anlarsın zaten. İyi yemek ise kaçırmayız.
Mantı, Duygu 'nun sevdiği yemek ama annemin mantısı, tabi kimse annemin mantısını geçemez. Annemin mantısına yakın Fulya'daki Teras Mantı .
İncilay patatesin her türlüsünü yerim diyor ister haşla, yoğurtla, kızart, fırına at.
Patatesi söyleyebileceğim özel restoran yok sadece ev yapımı ya da anne patatesi olması ve yine Banliyö 'deki küp küp doğranmış ve fırınlanmış sağlıklı zeytinyağlı olan geliyor aklıma.
Meze ve meyhane bizim en vazgeçilmezlerimizden. Her şey bir yana meze yemek olmazsa olmaz meyhane ortamında. İncilay 'ın kesinlikle en sevdiği meze Humus, ilk o meze masaya. Duygu 'nun ise rakı yanına meze olarak ilk peynir gelir onda da ilk tercihim Tulum yoksa Ezine sıralamasıyla gider. Sonradan meze olarak yoğurtlu herhangi meze sadece rakının yanında meze olarak peynir olmazsa olmamızdır, diyor.
Duygu ‘nun sevdiği meyhane Eleos Restoran , İncilay ‘ın Karaköy Meyhaneleri ‘nden Mahkeme Lokantası ve son dönemde yine Karaköy Meyhaneleri ‘inden Karaköy Lokantası . Avrupa Yakası ‘nda gidersek bu tarafta Eleos Meyhane ve Mahkeme Lokantası , Asya Yakasında ise Şükufe Meyhane ve Piraye Meyhane mutlaka tercihimiz olur.
Bizim genel de meyhane oluyor arkadaşlarımızla buluşma ortamımız. Meyhane , meze , sohbet ve arkadaşlar birleşimini seviyoruz. Sevdiğimiz az sayıda meyhane var zaten ve meyhane menüsündeki meze tatları değişmiyorsa devamlı bu meyhane adreslerini tercih ediyoruz.
Meyhane haricinde şarap içmek için Paps Restoran , Eleos Restoran , Kydonia Meyhane ‘sini de severiz manzarası, rakısı ve meze çeşitleri güzeldir.
Çok teşekkür ederiz. Sosyal medya kabadayılığından uzak kalarak insanların bizimle iletişimde kalmalarını seviyoruz. Sosyal medyanın en önemli yönü bu, böylece güzel insanlar tanıyoruz. Güzel insanlar tanıyoruz ve vakit geçiriyoruz. Meyhankoli sayesinde yeni restoran ve meyhane de keşfediyoruz. Meyhankoli çok ideal site olmuş deli gibi inceliyoruz.