Balıkçılıktan meyhaneciliğe uzanan bir yaşam hikayesinin günümüzdeki yansımadır Kör Agop. İstanbul’un en meşhur ve en bilindik meyhaneleri arasında ilk sıralarda yer alır; Kumkapı’nın şöhretine katkıda bulunur.
Kör Agop meyhanesini adı veren Agop İnciyan’dır. Agop aslen balıkçıdır ve balıktan her döndüğünde çilingir sofrasına oturmak ister. Alışkanlığı bırakmak kolay olmadığından ve tabi bir de meyhanede harcanan para gittikçe arttığından Agop çareyi kendine ait bir meyhane açmakta bulur. Neyse ki elinden bal damlayan bir de eşi vardır; adı Marta. Başlarlar birlikte küçük işletmelerini yönetmeye. Zaman onlardan yanadır, sundukları ayrıcalık hak ettikleribaşarıyı yakalatmıştır. Agop İnciyan bayrağını oğlu Hayko’ya; Hayko’da diğer kuşaklara başarı ile teslim etmiştir.
Samimi ortam arayanların, meyhane kültüründen uzaklaşmak istemeyenlerin ve derman bulmak için büyüklere danışanların en uğrak yeri olarak bilinir. Babadan toruna geçen bir işletme değildir sadece Kör Agop, kültürel mirasın somut halidir; bağımlılık yapan mezelerinden yemeklerine kadar her bir hizmetiyle fark yaratandır.
Sıcaktır; aşinalık barındırır, mutlu eder sonra geçmişe yolculuk yaptırır. Her defasında farklı duyguların açığa çıktığı Kör Agop; çilingirlerin anavatanıdır. Mekana diyecek yok; mezeleri de tatlıları da ana yemekleri de salataları da ayrı güzeldir. Ama asıl güzel olup Kör Agop’u farklı kılan; kuruluşundaki ruhtur. Kör Agop meyhanenin kapılarını kadınlara açmıştır. Eşi Marta ile birlikte işlettiği meyhanesinde o yıllarda kadınlara hizmet
verme cesaretini göstermiştir. Kadınlarla erkeklerin aynı ortamda keyiflenmesini mümkünkıldığı için de belki bu denli değerlidir.
